Kayıtlar

26.0

Resim
Zaman hızla akan, hayatın çoğunluğunda tutmak istediğimiz ama başaramadığımız bir kavram. Yaşam koşuşturması ve telaşesinde seneler akıp gidiyor ve bunun ne kadarını yaşayabiliyoruz bunu son bir senedir ciddi bir şekilde değerlendiriyordum. Geçtiğimiz sene, önemli olan ne kadar yoldan geçtim bana hatırlatsın diye kararlı bir şekilde bu adres üzerinde yazılar yazmak için kendime söz vermiştim. Kimselerin okuması adına değil, kendime kalacak bir hatıra defteri olması için. Bu moda geçeli yıllar oldu, benim de bu yollardan geçtiğim oldu elbette ama zaman içerisinde bu akım içinde paramparça oldum. Açtığım sayfalar, dahil olduğum sitelere yazdığım yazılar, Medium'un çıkışı gibi etkenlerden dolayı yazılarımı bir bütün olarak göremiyordum. Gerçi, bundan önceki dönemlerde yazıları bir tarihçe gibi yazmıyor, bilgi verme amaçlı yazıyordum. Bu sayfayı geçtiğimiz yıl (2018) Temmuz ayı içerisinde doğum günümde açmıştım. Biriktirmeyi söz vermiştim, gerçekten de bir seneye dönüp baktığı...

Bisiklet

Resim
Bisiklet benim için komşumuzun küçükken Avcılar'da bana kısmi olarak hediye ettiği üstteki Peugeot Mosaique ile başladı. O zamanlar gazeteden verilen bu eski bisiklet benim çocukken en büyük yoldaşım oldu ve Avcılar semtinin birlikte görmediğimiz sokağı kalmadı neredeyse. Çok kaliteli bir bisiklet olmadığı mantıken aşikardı, özellikle üzerindeki ekipmanlar bazında. Fakat benim gözümde yeri bambaşkaydı. Bisiklet ile 7 yıldan fazla süren birlikteliğimiz bir gün tenis oynamaya gittiğimde onu kilitlediğim yerde döndüğümde bulamamam ile sona erdi. Yaşadığım hüznü tarifleyemem. Ardından Castello markalı Türk üretimi bu bisiklet ile tanıştım. Daha fiyakalıydı tabii, amortisörlü ve No Fear yazısı ile adeta ışıl ışıl parlıyordu. Bu bisikleti yazlıkta kullanıyordum ama Peugeot'un havasını hiçbir zaman yakalayamıyordum. Ömrü çok uzun olmadı, depoda terk edildi. Sene 2014 olduğunda ise benim için gerçek bir bisiklete geçmenin zamanı gelmişti. Çeşitli araştırmalar ve ...

Biriktirmek ve Atmaya Kıyamamak

Resim
Bir önceki yazımda belirttiğim gibi, hayatımda yepyeni bir dönem başlıyor ve yeni işimin lokasyonundan ötürü yeni bir eve taşınıyorum. Bu, gerçek manada oturacağım 3. ev olacak fakat ailemden bağımsız (kısmi, kardeşimle olacağım) ilk evim olacak. Farklı perspektiften bakarsam, şimdiki eve taşındığımda 19 yaşındaydım. O zaman bütün eşyalarımı taşımak zorundaydım ve yaşıma göre eşyam fazla değildi. Şimdi, ev bölünecek çünkü mevcut odamdan tam anlamı ile taşınmıyorum. Bu da eşyalarımı seçerek yeni eve götürmek demek. Bu süreçte fark ettim ki, gerekli veya gereksiz bir sürü şey satın alıyoruz ve atmaya kıyamıyoruz. Biriktiriyoruz. Kendimden örnekleyeyim; 15-25 yaşları arasında muazzam bir kırtasiye gereçleri aşkım vardı. Aldım, aldım ve aldım. 100'den fazla mekanik kalemim var. Onlar zaman geçtikçe ufak bir koleksiyona dönüştü. Tükenmez kalemler de sayısı yabana atılacak kadar değil. Onlar 3-5 ufak kese kağıdına sığdı ve bir şekilde muhafaza edebildim ama odanın geri kalanında ...

Değişim Cesareti

Resim
“Tanrım, Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, Değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenebilmek için sabır, İkisi arasındaki farkı bilmek için akıl ver…” İnternette çoğunlukla Hitit Duası olarak geçen bu mısralar aslında Wilferd Arlan Peterson’a ait muazzam bir şiirin bir kesiti. Başlangıcının “Tanrım, beni yavaşlat” gibi sakinliğe davet eden bir havada olması ilk gördüğümde bu şiiri ne kadar çok seveceğimi bana göstermişti. Yazımın konusu ise değişim ve değişim cesareti. Yaklaşık 2.5 senedir çalıştığım iş yerinden geçtiğimiz hafta itibariyle ayrıldım. Bu ayrılışımın 9 günlük Ramazan Bayramı’ndan hemen önceye denk gelmesi benim şansım. Tabii bayramdan sonra yeni bir işe başlayacak olmam da benim şansım. Çalıştığım yerden ayrılmak benim için çok zor bir süreç olacaktı zira şirketin sahibi aile dostumuz olunca ve birlikte şirket için belli aşamalar geçirince ayrılmak biraz üzücü oluyor. Hele ki devam eden bir iş varsa… Fakat yaşadığım tonla s...

Profesyonel Dart Takip Etmek

Resim
80-90'larda doğup büyümüş insanlardan spor ile biraz ilgisi olan hemen hemen herkes Eurosport'u duymuş veya izlemiştir. Hatta, sporla ilgisi olmayan insanların bazısının bile anımsayacağı bir TV kanalı Eurosport. Ben çocukken; Snooker, Kayakla Atlama, Bisiklet, Curling gibi sporlarla Eurosport sayesinde tanıştım. Çoğunu da severek izlerdim doğrusu. Fakat bir spor var ki nispeten geç tanıdığım ama takibi ve oynamayı asla bırakmadığım; dart. Üniversite hazırlık sınıfındaydı çok iyi hatırlıyorum. Henüz Ocak başıydı. O zamanlar iki şey beni çok cezbederdi; ilki eski parçaların çaldığı Capital Radio dinlemek, ikincisi de Eurosport takip etmek. Eurosport'ta ise daha önce profesyonel oynanışına hiç şahit olmadığım dart sporu yayını vardı. İngiliz Dart Organizasyonu'nun düzenlediği Lakeside Dart Şampiyonası'nda maçlar oynanıyordu. Bildiğiniz, iki sporcu dartları tahtaya atarak yarışıyorlardı fakat bunun nesi takip edilebilirdi? Atmosferi çok ilgi çekiciydi açıkçası,...

Yetişememek ve Yetişmek İstememek

Resim
Türkiye'de yaşamanın en zor kısmı belki rekabetin çok üst seviyelerde olması. Ne demek istiyorum? Başka ülkelerde (özellikle ABD) rekabet yok mu? Hayır var elbette. Fakat buradaki rekabetin usulü bambaşka. Özellikle bu senelerde orta halli geçinmek için birçok görevi aynı anda üstlenmek zorundasınız. Ben diğer ülkelerde (gelişmiş oldukları için) bu şekilde olduğunu düşünmüyorum. Oradaki rekabet daha çok bir ünvanı elde edebilmek için oluyor. Onun dışında alt tabaka çalışanlarının bile bizden daha rahat geçim sağlayabildiklerini düşünüyorum, bu düşüncem bir kesinlik içermiyor. Yanlış da olabilir. Londra'da geçirdiğim 3 ayı belki 1 ay daha uzatabilecekken mesleğimle ilgili önemli bir adımı geç atmamak için İstanbul'a geri dönmüştüm 2016 Ekim'de. Döner dönmez bu adımı atmıştım. İnşaat sektörünün (Mimari-Mekanik/Elektronik de kapsar) gelişmiş ülkelerde bugünü, gelişen ülkelerde yarını olan BIM (Building Information Modelling - Yapı Bilgi Modellemesi olarak dilimize ...

Rotasız'ın Doğuşu

Resim
2019'da önemli gelişmeler olacağını biliyordum ama aradan bazı sürprizler de çıkabiliyor. Telefondaki konuşma gruplarının bir tanesinde aniden yakalanan bir havanın ardından ortaya attığım "Podcast yapalım" kararı arkadaşların da olur vermesi ile çabucak bir şekilde hayata geçirildi ve Rotasız Podcast doğmuş oldu. Dört kişiden oluşan kadromuz ile (Mehmet, Erkut, Berkay ve bendeniz) haftalık bir podcast programı yapmak üzere anlaştık. Eğer aksatmaz isek keyifli bir sohbetin döndüğü, 20-25 dakika aralığında kayıtlar yapmayı arzu ediyoruz. Planımızın bir parçası olarak ilk kaydımızı Cuma günü aldık ve iki platformda yayına girdik bile. Sosyal medya gibi bir yerde kaliteli bir şekilde aktif olmak her zaman içimde kalan bir arzu olmuştur. Elit Köşe'yi hayata geçirdik, Mehmet orada çok başka işler yapıyor şimdi. İstenen kitleye henüz ulaşamasak da kalite bakımından hayal ettiğimin altında değil kesinlikle. Eğer Rotasız da böyle ilerlerse kendine has bir kitlesi ...