Berkay Işık

Apple uzun zamandır güncellemediği ve bu konuda ciddi eleştirilere maruz kaldığı MacBook Pro serisini nihayet 27 Ekim'de güncelledi. Ben dahil birçok kişinin hem tasarım hem de performans bakımından oldukça özendiği, kullanıcılarının da oldukça memnun olduğu bu seri TouchBar adlı ilginç ve bir o kadar güzel bir yenilik ile güncellendi ve yine gündeme oturdu. Apple tasarım olarak her zaman beğendiğim bir firma olmuştur. iPhone'un 5 serisinden sonra yenilenen 6 serisi tasarımında kendilerine oldukça taş atsam da sonradan bu tasarımı beğendiğimde kendi kendime kızmıştım. Bunun en büyük sebeplerinden biri de yaptıkları reklamların kalitesi zaten, bu yadsınamaz. MacBook Pro ise benim inceliği ve üstün performansı ile her zaman beğendiğim bir ürün olmuştur. Fazla uzatmadan konuya gireyim. Üç yeni model var. Aslında tasarım olarak hepsi aynı, birbirlerinden TouchBar'sız 13 inç düz model, TouchBar'lı 13 inç model ve TouchBar'lı 15 inç model olarak ayrılıyorlar. Tasarı

Apple nihayet yeni amiral gemisi iPhone 7'yi tanıttı. Bu telefon için artık her şey bir veya iki ay öncesinden kesinleşiyor. Tahmini tasarımlardan bir farkı olmadan gelen telefon bir önceki nesli 6'ya oranla kasada sadece iki yenilik sunuyor. İçinde yine bir takım iyileştirme ve geliştirme bulunan telefonlar herkesin şikayeti gibi "az" yenilik sunsa da, "çok" satan olmayı yine bırakmayacaktır. Yaklaşık bir buçuk ay geçti telefonun tanıtımı üzerinden. En çok dikkati ise artık telefonda bulunmayan 3,5 mm kulaklık girişi çekti. Kıyametlerin koparıldığı bu mevzuya ise Apple yine kendine göre çözüm getirmiş. Lightning girişli kulaklık. Tabii, Apple'ın kendi kulaklığını sevmeyen içinse Lightning'den 3,5 mm'ye dönüşen ufak bir adaptörümüz var. Ben ise bu yazıda kendim de bizzat kullandığım telefonun dikkat çeken yanlarından bahsedeceğim, ki belki okuyan kimselerin telefonu satın alma sürecinde bir katkım olur. Herhalde bunları madde madde versem e

Spor artık sadece spor değil, özellikle futbolda. Büyüyen, durmak bilmeyen bir endüstri. Bu endüstrinin devleri de sadece oyun ile ilgilenmiyor, bu oyunu sahanın dışına çıkartıyor ve pazarlıyor. Bu işte en iyi olan takım Manchester United. Benim de çocukluğumdan beri sadece sempati duymakla kalmayıp seneler içinde ciddi bir taraftarı haline geldiğim İngiliz kulübünü geçtiğimiz aylarda Old Trafford'da canlı izleme imkanı buldum. Bunun yanı sıra saha dışı faktörler de kafamda bu ampülün yanmasını sağladı, oturdum araştırdım. Ortaya çıkan sonuçlar oldukça iyi ve şaşırtıcı, FCNBlog için yazmış olduğum yazı kendi blog sayfamda da duruversin. Buyrun efendim.

​Kim kazanır?